21 Kasım 2009 Cumartesi

Alex Masumdur!


Bugün kimsenin Alex’i eleştirmeye hakkı yok. Zira Brezilyalı yıldızı bundan önce takımına kazandırdığı onlarca puan için yere göğe sığdıramazken kötü oynadığı bir maçtan sonra tartışmak abesle iştigaldir. Bir futbolcudan her maç aynı performansı bekleyemezsiniz, bu futbolcunun adı Alex olsa bile.

Burada kabahatin büyüğü liglerimizdeki en yüksek bütçeli takım olan Fenerbahçe’nin ve bu takımın teknik patronu Daum’un bu olasılığı hesaba katmamış olması ya da moda tabirle “B planı”nın olmaması. Buradan Christoph Daum’a işini öğretecek değilim ama maçın ilk dakikalarından itibaren görüldü ve ilk yarı sonunda da kesinlikle anlaşıldı ki Alex ile birebir oynayan Fink bu oyuncuya göz açtırmıyor ve açtırmaycak. O halde bir hamle gerekmez mi?

Denizli Faktörü
Her derbi maçı bir nevi finaldir. Kazandığınız takdirde 3 değil 6 puan kandığınız bu müsabakaları teknik direktörler de aynen bu şekilde görüyor. Bu nedenle derbilerde takımınızı iyi hazırlamanın yanı sıra rakibi de çok iyi analiz etmeniz gerekiyor; tıpkı bugün Denizli’nin yaptığı gibi. Mustafa Denizli Fenerbahçe ile ilgili iki saptamayı çok iyi yapmış:
Fenerbahçe iyi anî akın yapabilen bir savunma takımı, o yüzden kalabalık hücum edip savunmayı zor durumda bırakmamak gerekir,
Alex’i durdurulduğu takdirde Fenerbahçe hücum gücünün yarıdan fazlasını kaybediyor.
Bu iki anahtar nokta siyah beyazlılara yıllar sonra bir Fenerbahçe galibiyeti getirdi; hem de 3 farkla.

Maçın adamı İbrahim Değil Fink

Bugün siyah beyazlılarda öne çıkan isimlerin başında İ.Üzülmez’in geldiği düşünülebilir ancak ilk yarıdaki hataları ve golün pasını bilinçli vermemesi nedeniyle ona bu unvanı vermek doğru değil.

Bugün maçın adamı müthiş bir gol atan değil Fenerbahçe’nin can damarı olan Alex’i birebir markaj altında tutarken müthiş bir gol atan Fink’tir. Zira Alman futbolcunun bu golü ve etkili baskısı olmasa karşılıklı ataklarla giden maçta her geçen dakika Beşiktaş’ı sıkıntıya sokacak, belki de siyah beyazlılar galibiyet için yüklenirken golü kalelerinde göreceklerdi.

Futbol Bir Bilim Dalı Değil

Önce Galatasaray Beşiktaş’ı 3 golle mağlup etti. Sonra Fenerbahçe Galatasaray’ı. Bu sonuçlardan sonra bugün Fenerbahçe Beşiktaş’a bırakın 6 gol atmayı, aynı tarifeyle, 3 golle boyun eğiyorsa bu futbolda suyun her zaman 100 derecede kaynamadığının kanıtıdır.

Kâzım Takımına Zarar Veriyor


Kâzım Kâzım futbolcu olmasa muhtemelen bir rap şarkıcısı ya da eğlence ve dansa düşkün bir Amerikalı olurdu. Bu futbolcu zaman zaman profesyonel futbolculuk hayatında da bu tip hareketlerde bulunuyor ve disiplinsizliğiyle çok dikkat çekiyor. Her ne kadar zaman zaman olumlu işler yapsa da ne zaman ne yapacağı kestirilemeyen Kâzım’ın takımına zararı yararından daha fazla.

Beşiktaş Hak Etti


Neticede belki skor maçın aynası olmadı ama Beşiktaş’ın bugün kendisine oranla isteksiz olan rakibi karşısında maçı hak ederek ve dersine iyi çalışarak kazandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu galibiyetin 3 puan ve siyah beyazlıların tekrar yarışta olduklarını göstermesinin yanı sıra yönetim kurulu üzerindeki baskıyı da azaltması yönünden de büyük önem taşıdığı aşikâr. Yalnız bu son durumun uzun vadede Beşiktaş’a yarar mı yoksa zarar mı getireceği tartışma konusu.

Bir Eleştiri de Kazanana

Bir takımın 3-0 kazanması hatta bu maçın bir derbi olması o takımın eleştirilmeyeceği anlamına gelmez. Dolayısıyla Beşiktaş bu sene bir maçta ilk kez üç gol birden atmayı başarsa da bu gollerin sadece birinin organize atağa dayanması siyah beyazlıların gol bulmada yaşadığı problemlerin hala devam ettiğini gösteriyor.

Hiç yorum yok: